-Reklam-

Antik Mısır’da beyin bir hiçti, o zaman orada bilim nasıl gelişti?

Furkan
Furkan
Okuma Süresi: 3 dk


ABONE OLGoogle News Hayaleturk

Duyguların, düşüncelerin, kalbimizden gelerek söylediğimizi iddia ettiğimiz her şeyin aslında beyinden geldiğini bilmek ve kalbe yüklediğimiz anlamın adeta batıl inanç gibi bir düşünceden ibaret olduğuna inanmak nasıl hissettiriyor?

Duyguların, hislerin kalpten geldiğine inanma düşüncesi M.Ö. 3000 lere döndüğümüzde Antik Mısırlılara dayanıyor. Öpüşmek gibi hissiyatları yaşarken kalbin çarpma hızının artması ve beyinde herhangi bir titreşimin olmaması bu hislerin kalpten geldiğini düşünmelerini sağlamış ve beyin oldukça önemsiz bir organ olmuş.

Ahiret inancı öldükten sonra tekrar dirilmek olan Mısırlılar mumyalama ile kendilerine çözüm bulduklarını düşünüyorlardı. Tıpta, eczacılıkta buluşlar yaparak bilime bu kadar katkı sağlayan bir uygarlığın beyin için gereksiz demesi ne kadar ilginç değil mi?

Hatta mumyalama aşamasında önce ölünün burun kıkırdaklarını kırıp sonra burun deliklerinden beynini dışarı akıtıyorlardı. Gözler içeri düşmesin diye beynin dışarı çıktığı yerden keten parçaları dolduruyorlardı. Tekrar hayata geldiklerinde hesap vereceklerini düşündükleri için önemli olan şey kalpleriydi. Bunca gelişimin beyinle olduğu gerçeğini atlamışlardı.

-Reklam-
Ad imageAd image

Beyin öyle muhteşem bir şeydir ki hayat boyu kendini yeniden yapılandırır. Amerikan ve İngiliz tıp dünyasının yaptığı araştırmaya göre hastalıkları %80lik oranla ‘zihin, üretiyor. O yüzden, kalptir yürektir geçin bunları ve beyninizi keşfedin, kendinizi kötü düşüncelerden arındırın, duygularınızı yönetin. Ayak parmaklarıyla resim yapan birini görebilirsiniz, elleri yoktur. Yada ayakları olmayan birinin basketbolu çok iyi oynadığını görebilirsiniz. Ama beyni olmayan birinin herhangi bir haberini duydunuz mu?  O elleri olmayana muhteşem resimler yaptıran şey beyindir.

Aşkın ve sevginin de beyinde oluştuğunu tahmin etmek çok zor değil tabi . Ama gelin görün ki Aristo bile duyguların ancak kalp ve çevresinde oluşabileceğini, bilinç ve hareket merkezinin kalp olduğunu açıklamış.

İlk kez Antik çağın en önemli doktorlarından olan Hipokrat’ın bakış açısıyla kalp düşüncesi değişmeye başlamıştır. Hipokrat derki “insanlar; zevklerimizin, sevinçlerimizin ve kahkahalarımızın yanı sıra kederlerimizin, acılarımızın ve gözyaşlarımızın sadece beyinden kaynaklandığını bilmeliler

Duygulara dair Aristo tarafından iddia edilen kalp merkezlilik ile Galen tarafından iddia edilen beyin merkezlilik modern bilimin aydınlanmasına kadar çatışmıştır.

Ve konuyla ilgili yapılan temel çalışma Neuroreport’ da 2000 yılında yayımlanmıştır. Artık mantıksal olarak her türlü duygunun beynin ürünü olduğunu bildiğimize göre sevgimizi,  aşkımızı ifade etmek için kalp değil beyin emojisi kullanabiliriz 🙂

Yazar Furkan
Takip et
💻 hayaleturk.com'un 👻 joker oyuncusu
Yorum yap