D&R -Kitapyurdu ve İdefix’te Çok Satan İlk 5 Kitap
Kitapyurdu En Çok Satılan İlk 5 Kitap
1-Kara Kutu Yüzleşme Vakti – Soner Yalçın
- Yayınevi: Kırmızı Kedi
- Sayfa Sayısı: 584
İdefix En Çok Satılan 5 Kitap
1-Ben Orada Değildim Üstelik Siz de Yoktunuz – Burak Aksak
- Yayınevi : Küsurat
- Sayfa Sayısı: 240
“Ben bu dünyanın düzenini değiştirecek olanım. Kahramanlarınızı öldürmeye geldim. Çünkü nerede bir kahraman varsa orada zulüm de vardır. Zulmü meşrulaştırma çabalarıdır tüm kahramanlık hikâyeleri. Kahramanlarınızı öldürün. Ya da bırakın bunu sizin yerinize ben yapayım. Ama öncelikle, fazla akbili olan var mı?”.
Belki de hayat, bir şeylere yetişmeye çalışırken kaçırdığımız anların toplamıydı. Bir durup düşünsek yaşamın sırrına erecektik belki. Yahut kafayı sıyıracaktık kendimizi dinlemekten. Caddelerde gezinirken üzerimize üzerimize gelen insan selinde boğulmamak için saptığımız ara sokak denize çıkacaktı da, “Oh be,” diyecektik, “dünya varmış.” Hayatın kıymetini anlayacaktık iki deniz gördük diye. Sonra biz ne olduğunu idrak edemeden yol uzadıkça uzayacaktı da kendimizi bırakamayacaktık bir kenarda. Düşüncelerimiz, duygularımız, aşklarımız, ümitlerimiz ile yürüyecektik. Heyecan mı? Kim kaybetmiş ki biz bulalım heyecanı? Ümidimiz yeter bize. Hiç bilmediğimiz yerlere girecek, varlığından bile haberdar olmadığımız hayatlara dahil olacaktık. Görmezden geldiklerimizle göz göze gelecektik. Duymak istemediklerimizi bağıracaktı şehir. Karşılaştığımız durumlar bizi bazı bazı güldürürken bazı bazı içimizi titretecekti. “Ah be,” derken bulacaktık kendimizi.
İşte Burak Aksak’ın kaleme aldığı öykülerden oluşan Ben Orada Değildim Üstelik Siz de Yoktunuz’u okurken İstanbul’u bir binanın çatısından seyrediyor hissine kapılacak, birbirinden farklı karakterlerle oturup uzun uzun sohbet etmek isteyecek, daha önce kaçtığınız, görmezden geldiğiniz her şeyle yüzleşeceksiniz!
(Tanıtım Bülteninden)
2-Beni Kör Kuyularda – Hasan Ali Toptaş
- Yayınevi : Everest Yayınları
- Sayfa Sayısı: 240
Beni Kör Kuyularda “bütün mümkünlerin kıyısında”n,
tam da oradan konuşuyor. İnsanlardaki seyir merakı,
bu merakın doğurduğu acımasızlık, habire dönen karanlık bir çark, çarkın öğüttüğü insanlar, yarım kalmış sevdalar
ve parçalanmış hikâyeler…
Beri yandan, roman boyunca iki soru peşimizi bırakmıyor: Hakikaten gittiler mi? Gittilerse nereye gittiler?
Beni Kör Kuyularda, Kuşlar Yasına Gider’den sonra
“HAT edebiyatı”na yeni, taptaze bir kan.
“Dünyanın renkleri değişti onlar ilerledikçe, dünyanın sesleri,
sessiz-likleri değişti, şekilleri sonra, kapıları, kapılarından girip çıkanları değişti, gülenleri, ağlayanları, yürüyenleri değişti,
ağaçları, çimenleri, yaprakları değişti, güzellikleri,
çirkin-likleri değişti, hatta bütün bunlarla ve daha başka şeylerle birlikte mesafeleri, boşlukları ve bu mesafelerle bu boşluk-larda gezinen kokuları da değişti.”
“Sadece Hasan Ali Toptaş okumak için bile Türkçe öğrenmeye değer.”
-Frankfurter Allgemeine Zeitung
(Tanıtım Bülteninden)
3-Kral Şakir 7 / Mor Bir Fil Gördüm Sanki
- Yayınevi:Eksik Parça Çocuk
- Sayfa Sayısı:208
Merhaba arkadaşlar ben Necati yaniii Fil Necati!
Bu kitapta neler mi var? Yemek, dürüm, börek, sarma…
Yok, gene karıştırdım, bunlar değildi.
Tanju sayesinde dinozor çağına zamanda yolculuk yaptık. Büyük büyük büyük babamla karşılaştım. Çok sevdim kendisini, çok duygulandım. Mirket’le yeni bir gezegen keşfettik. Derken Kadriye’nin canavara dönüşen saçıyla aklımız başımızdan gitti. Tam bitti derken denizden çıkan bir lahmacunun peşinde balıkların kasabasına esir düştük.
Eğlence, macera, heyecan ve tabii ki dürüm, lahmacun, börek, sarma ne ararsanız.
Yine muhtişim maceralar sizi bekliyor.
Ay yine acıktım. Kadriye bugün ne pişirdin?
4-Kara Kutu Yüzleşme Vakti – Soner Yalçın
- Yayınevi: Kırmızı Kedi
- Sayfa Sayısı: 584
D&R En Çok Satılan İlk 5 Kitap
1-Kral Şakir 7 / Mor Bir Fil Gördüm Sanki
- Yayınevi:Eksik Parça Çocuk
- Sayfa Sayısı:208
Merhaba arkadaşlar ben Necati yaniii Fil Necati!
Bu kitapta neler mi var? Yemek, dürüm, börek, sarma…
Yok, gene karıştırdım, bunlar değildi.
Tanju sayesinde dinozor çağına zamanda yolculuk yaptık. Büyük büyük büyük babamla karşılaştım. Çok sevdim kendisini, çok duygulandım. Mirket’le yeni bir gezegen keşfettik. Derken Kadriye’nin canavara dönüşen saçıyla aklımız başımızdan gitti. Tam bitti derken denizden çıkan bir lahmacunun peşinde balıkların kasabasına esir düştük.
Eğlence, macera, heyecan ve tabii ki dürüm, lahmacun, börek, sarma ne ararsanız.
Yine muhtişim maceralar sizi bekliyor.
Ay yine acıktım. Kadriye bugün ne pişirdin?
2-Kendine Hoş Geldin – Miraç Çağrı Aktaş
- Yayınevi: Olimpos yayınları
- Sayfa Sayısı:160
Kendinden başka kimseye ihtiyacın yok. En kötü gününü düşün, sana “Yanındayım.” diyen onca insan vardı. Tek başına atlatmadın mı? Düştün, ayağa kendin kalkmadın mı? Doldun, tek başına ağlamadın mı? Soruyorum sana: Değmeyecek insanlar için kendine yeteri kadar haksızlık yapmadın mı?
İnsanlar gelip geçici. Unutma, kimse senden daha çok düşünmeyecek seni. Gitmem diyenler gidecek, sen yine kendine geleceksin. Düşeceksin, ayağa yine kendin kalkacaksın. Yaralanacaksın, yaralarını kendin saracaksın. Onca acının içinden yine tek başına çıkacaksın. Sarılmaya ihtiyacın olacak, yine kendine sarılacaksın. Dertlerin seni yakacak, Anka Kuşu gibi küllerinden doğacaksın.
Kendine iyi bak, sana en çok sen lazımsın.
3-Bir Ömür Nasıl Yaşanır? Hayatta Doğru Seçimler İçin Öneriler – Prof. Dr. İlber Ortaylı
- Sayfa Sayısı:288
- Yayınevi :KRONİK KİTAP
“Cesur olun. Kendinizi rahat hissettiğiniz alanın dışında pencereler açın. Farklı dünyalarla ancak böyle tanışırsınız. Ben hep yerimde dursaydım, dünyamı değiştirecek insanları aramasaydım, bugün tanıdığınız ben olmazdım. Bir insanın bittiği an, miskinliğe esir olduğu andır. İnsan, konforundan vazgeçmeyi göze almalıdır. Kendi dünyasını yerinden kendisi oynatmalıdır.”
İlber Ortaylı
İlber Ortaylı, yediden yetmişe herkesin faydalanacağı, bilge şahsiyetinden ve yaşam tecrübesinden süzülen tavsiyelerden oluşan bir eserle karşımızda. İlber Hoca bu kitapta, bir insanın, çocukluktan itibaren hayatın hemen her alanında ihtiyaç duyacağı çözümleri nasıl bulabileceğini örnekler vererek anlatıyor. “Herkes kendi talihinin mimarıdır” sözünü hatırlatarak, kendi yolunu çizmenin ne anlama geldiğini tüm kritik noktalarıyla yorumluyor.
4-Kalbimin Can Mayası – İclal Aydın
- Yayınevi :Artemis Yayınları
- Sayfa Sayısı : 440
İNSAN BİR HİKÂYEYE KENDİNİ KAPTIRDIĞINDA, BİR BAKIYOR Kİ KARŞISINDAKİNİ ANLAMAYA BAŞLAMIŞ.
“Nedenini bilmeden peşine düştüğümüz duyguların, izini sürdüğümüz tutkuların, hapishanemiz olan korkuların bize bizden önceki nesilden kaldığına kanaat getirdim. Unutmamak, hatırlamak, birbirini tamamlamak için aslında.”
Diken kelebeklerinin göçü altı nesil sürüyorsa ve nesiller birbirinde devam ediyorsa, dağın bu yanıyla öbür yanını, denizin bu ucuyla öteki ucunu, bir kıtanın başlangıcıyla bitimini aynı anda görebilen
hangi nesildir?
Kapalı bir kapının iki tarafında iki insan duruyor. Rüçhan ve Nesrin. Türkân ve Mine. Kartal ve Somer. Peki, bir sonraki nesilden Defne ve Somer’in öteki kızı Kiraz kendi aralarındaki kapıyı aralarsa, diğer kapalı kapılara ne olur?
Dün, bugün ve yarın, bir neslin yolunda kesiştiğinde hikâyeler nasıl değişir?
Belki de, Kiraz’ın Defne’ye söylediği gibi bir aynaya tutulur bütün hikâyeler:
“Büyürken, genç kız olurken fark ettim ki, benim annem de sen ve senin annen için öteki kadın.
Annelerimize yaşatılan reddedilişin iki ucuyduk seninle. Rüçhan Hanım’ın ölüme giderken hüzünle baktığı bir aynayız biz. Birimiz aynanın sırrı, diğerimiz camıyız.”
Üç kız kardeş Türkân, Dönüş ve Derya’nın hikâyesi, Ayvalık’ta kaldığı yerden, bağımsız kurgusu ve tanıdık karakterleriyle devam ediyor.
(Tanıtım Bülteninden)
5-Şeker Portakalı – Jose Mauro De Vasconcelos
- Yazar: Jose Mauro De Vasconcelos
- Yayınevi:Can Yayınları
- Çevirmen: Aydın Emeç
- Sayfa Sayısı 182
Yazarlıkta karar kılıncaya kadar, boks antrenörlüğünden ressam ve heykeltıraşlara modellik yapmaya, muz plantasyonlarında hamallıktan gece kulüplerinde garsonluğa kadar çeşitli işlerde çalışan Jose Mauro de Vasconcelos’un başyapıtı Şeker Portakalı, “günün birinde acıyı keşfeden küçük bir çocuğun öyküsü”dür. Çok yoksul bir ailenin oğlu olarak dünyaya gelen, dokuz yaşında yüzme öğrenirken bir gün yüzme şampiyonu olmanın hayalini kuran Vasconcelos’un çocukluğundan derin izler taşıyan Şeker Portakalı, yaşamın beklenmedik değişimleri karşısında büyük sarsıntılar yaşayan küçük Zeze’nin başından geçenleri anlatır. Vasconcelos, tam on iki günde yazdığı bu romanı “yirmi yıldan fazla bir zaman yüreğinde taşıdığını” söyler.