Günlük hayatta işinize yarayacak İngilizce cümle örneklerini ve bu cümlelerin Türkçe anlamlarını öğrenebilirsiniz
*Cümleler Alfabetik olarak sıralanmıştırAbsolutely not. [–Kesinlikle hayır.–]Are you coming with me? [–Benimle geliyor musun?–]Are you sure? [–Emin misin?–]Are we almost there? [–Varmak üzere miyiz?–]As soon as possible. [–Bir an önce.–]Believe me. [–İnan bana.–]Buy it! [–Satın al!–]Call me tomorrow. [–Yarın beni ara.–]Can you speak slowly? [–Yavaş konuşabilir misin?–]Come with me. [–Benimle gel.–]Congratulations. [–Tebrikler.–]Do it right! [–Doğru yap!–]Do you mean it? [–Bunu mu demek istiyorsunuz?–]Do you see him often? [–Onu sık görüyor musun?–]Do you understand? [–Anlıyor musun?–]Do you want it? [–Bunu istiyor musun?–]Do you want something? [–Birşeyler ister misin?–]Don’t do it. [–Yapma.–]Don’t exaggerate. [–Abartma.–]Don’t tell me that. [–Bana bunu söyleme.–]Give me a hand. [–Bana yardım et.–]Go right ahead. [–Doğru devam edin.–]Have a good trip. [–İyi yolculuklar.–]Have a nice day. [–İyi günler.–]Have another one. [–Bir tane daha iste.–]Have you finished? [–Bitirdin mi?–]He doesn’t have time. [–Zamanı yok. [–erkek birisi için–]–]He is on his way. [–O yolda. [–erkek birisi için–]–]How are you doing? [–Ne yapıyorsun? [–Nasılsın?–]–]How long are you staying? [–Ne kadar süre konaklayacaksınız?–]How much? [–Ne kadar?–]I am crazy about her. [–Beni deli ediyor. [–kadın birisi için–]–]I am wasting my time. [–Vaktimi boşa harcıyorum.–]I can do it. [–Bunu yapabilirim.–]I can’t believe it. [–Buna inanamıyorum.–]I can’t wait. [–Bekleyemem.–]I don’t have time. [–Zamanım yok.–]I don’t know anybody. [–Ben kimseyi tanımıyorum.–]I don’t like it. [–Bunu sevmiyorum.–]I don’t think so. [–Ben öyle düşünmüyorum.–]I feel much better. [–Ben çok daha iyi hissediyorum.–]I found it. [–Buldum.–]I hate you! [–Senden nefret ediyorum!–]I hope so. [–Öyle umuyorum.–]I knew it. [–Biliyordum.–]I love you. [–Seni seviyorum.–]I noticed that. [–Onu farkettim.–]I see. [–Anlıyorum.–]I think so. [–Bence de.–]I want to speak with him. [–Onunla konuşmak istiyorum. [–erkek birisi için–]–]I won. [–Kazandım.–]I would like a cup of coffee, please. [–Bir fincan kahve, lütfen.–]I’m hungry. [–Açım.–]I’m leaving. [–Ayrılıyorum.–]I’m sorry. [–Özür dilerim.–]I’m used to it. [–Ben buna alışığım.–]I’ll miss you. [–Seni özleyeceğim.–]I’ll try. [–Deneyeceğim.–]I’m bored. [–Sıkıldım.–]I’m busy. [–Meşgulüm.–]I’m having fun. [–Eğleniyorum.–]I’m ready. [–Hazırım.–]I’ve got it. [–Bende var.–]It’s incredible! [–Bu inanılmaz!–]Is it far? [–Uzak mı?–]It doesn’t matter. [–Önemli değil.–]It smells good. [–Bu güzel kokuyor.–]It’s about time. [–Zaman gelmek üzere.–]It’s all right. [–Her şey yolunda.–]It’s easy. [–Bu kolay.–]It’s good. [–Iyi.–]It’s near here. [–Buraya yakın.–]It’s nothing. [–Mühim değil.–]It’s time to go. [–Gitme zamanı.–]It’s different. [–Bu farklı.–]It’s funny. [–Komik.–]It’s impossible. [–Bu imkansız.–]It’s not bad. [–Fena değil.–]It’s not difficult. [–Bu zor değil.–]It’s not worth it. [–Buna değmez.–]It’s obvious. [–Gayet açık.–]It’s the same thing. [–Aynı şey.–]It’s your turn. [–Senin sıran.–]Me too. [–Ben de.–]Not yet. [–Henüz değil.–]Relax! [–Rahatla!–]See you tomorrow. [–Yarın görüşürüz.–]She is my best friend. [–O benim en iyi arkadaşım. [–kadın birisi için–]–]She is so smart. [–O kadar akıllı ki. [–kadın birisi için–]–]Slow down! [–Yavaşla!–]Tell me. [–Söyle bana.–]Thank you very much. [–Çok teşekkür ederim.–]That happens. [–Olur öyle şeyler.–]That’s enough. [–Bu yeterli.–]That’s interesting. [–İlginç.–]That’s right. [–Doğru.–]That’s true. [–Doğru.–]There are too many people here. [–Burada çok kişi var.–]They like each other. [–Birbirlerini sevdiler.–]Think about it. [–Bunu düşün.–]Too bad! [–Çok kötü!–]Wait for me. [–Beni bekle.–]What did you say? [–Ne dedin?–]What do you think? [–Ne düşünüyorsun?–]What is he talking about? [–Ne bahsediyor? [–erkek birisi için–]–]What terrible weather! [–Ne korkunç bir hava!–]What’s going on? [–Neler oluyor?–]What’s the date today? [–Bugünün tarihi nedir?–]Where are you going? [–Nereye gidiyorsun?–]Where is he? [–O nerede? [–erkek birisi için–]–]You are impatient. [–Sen sabırsızsın.–]You look tired. [–Yorgun görünüyorsun.–]You surprise me. [–Beni şaşırttın.–]You’re crazy. [–Çılgınsın.–]You’re welcome. [–Rica ederim.–]You’re always right. [–Sen hep haklısın.–]You’re in a bad mood. [–Sen kötüsün.–]You’re lying. [–Yalan söylüyorsun.–]You’re wrong. [–Yanılıyorsun.–]
İngilizce öğrenmeniz için size bir önceki yazımızda sosyal medyada takılırken arada girip bakmanız için mobil uygulamalar önermiştik. Bu yazımıda ise size günlük hayatta işinize yarayacak ingilizce cümle örneklerini ve bunların türkçe karşılıklarını sizler için derledik.
*Cümleler Alfabetik olarak sıralanmıştır
-
Absolutely not. [–Kesinlikle hayır.–]
-
Are you coming with me? [–Benimle geliyor musun?–]
-
Are you sure? [–Emin misin?–]
-
Are we almost there? [–Varmak üzere miyiz?–]
-
As soon as possible. [–Bir an önce.–]
-
Believe me. [–İnan bana.–]
-
Buy it! [–Satın al!–]
-
Call me tomorrow. [–Yarın beni ara.–]
-
Can you speak slowly? [–Yavaş konuşabilir misin?–]
-
Come with me. [–Benimle gel.–]
-
Congratulations. [–Tebrikler.–]
-
Do it right! [–Doğru yap!–]
-
Do you mean it? [–Bunu mu demek istiyorsunuz?–]
-
Do you see him often? [–Onu sık görüyor musun?–]
-
Do you understand? [–Anlıyor musun?–]
-
Do you want it? [–Bunu istiyor musun?–]
-
Do you want something? [–Birşeyler ister misin?–]
-
Don’t do it. [–Yapma.–]
-
Don’t exaggerate. [–Abartma.–]
-
Don’t tell me that. [–Bana bunu söyleme.–]
-
Give me a hand. [–Bana yardım et.–]
-
Go right ahead. [–Doğru devam edin.–]
-
Have a good trip. [–İyi yolculuklar.–]
-
Have a nice day. [–İyi günler.–]
-
Have another one. [–Bir tane daha iste.–]
-
Have you finished? [–Bitirdin mi?–]
-
He doesn’t have time. [–Zamanı yok. [–erkek birisi için–]–]
-
He is on his way. [–O yolda. [–erkek birisi için–]–]
-
How are you doing? [–Ne yapıyorsun? [–Nasılsın?–]–]
-
How long are you staying? [–Ne kadar süre konaklayacaksınız?–]
-
How much? [–Ne kadar?–]
-
I am crazy about her. [–Beni deli ediyor. [–kadın birisi için–]–]
-
I am wasting my time. [–Vaktimi boşa harcıyorum.–]
-
I can do it. [–Bunu yapabilirim.–]
-
I can’t believe it. [–Buna inanamıyorum.–]
-
I can’t wait. [–Bekleyemem.–]
-
I don’t have time. [–Zamanım yok.–]
-
I don’t know anybody. [–Ben kimseyi tanımıyorum.–]
-
I don’t like it. [–Bunu sevmiyorum.–]
-
I don’t think so. [–Ben öyle düşünmüyorum.–]
-
I feel much better. [–Ben çok daha iyi hissediyorum.–]
-
I found it. [–Buldum.–]
-
I hate you! [–Senden nefret ediyorum!–]
-
I hope so. [–Öyle umuyorum.–]
-
I knew it. [–Biliyordum.–]
-
I love you. [–Seni seviyorum.–]
-
I noticed that. [–Onu farkettim.–]
-
I see. [–Anlıyorum.–]
-
I think so. [–Bence de.–]
-
I want to speak with him. [–Onunla konuşmak istiyorum. [–erkek birisi için–]–]
-
I won. [–Kazandım.–]
-
I would like a cup of coffee, please. [–Bir fincan kahve, lütfen.–]
-
I’m hungry. [–Açım.–]
-
I’m leaving. [–Ayrılıyorum.–]
-
I’m sorry. [–Özür dilerim.–]
-
I’m used to it. [–Ben buna alışığım.–]
-
I’ll miss you. [–Seni özleyeceğim.–]
-
I’ll try. [–Deneyeceğim.–]
-
I’m bored. [–Sıkıldım.–]
-
I’m busy. [–Meşgulüm.–]
-
I’m having fun. [–Eğleniyorum.–]
-
I’m ready. [–Hazırım.–]
-
I’ve got it. [–Bende var.–]
-
It’s incredible! [–Bu inanılmaz!–]
-
Is it far? [–Uzak mı?–]
-
It doesn’t matter. [–Önemli değil.–]
-
It smells good. [–Bu güzel kokuyor.–]
-
It’s about time. [–Zaman gelmek üzere.–]
-
It’s all right. [–Her şey yolunda.–]
-
It’s easy. [–Bu kolay.–]
-
It’s good. [–Iyi.–]
-
It’s near here. [–Buraya yakın.–]
-
It’s nothing. [–Mühim değil.–]
-
It’s time to go. [–Gitme zamanı.–]
-
It’s different. [–Bu farklı.–]
-
It’s funny. [–Komik.–]
-
It’s impossible. [–Bu imkansız.–]
-
It’s not bad. [–Fena değil.–]
-
It’s not difficult. [–Bu zor değil.–]
-
It’s not worth it. [–Buna değmez.–]
-
It’s obvious. [–Gayet açık.–]
-
It’s the same thing. [–Aynı şey.–]
-
It’s your turn. [–Senin sıran.–]
-
Me too. [–Ben de.–]
-
Not yet. [–Henüz değil.–]
-
Relax! [–Rahatla!–]
-
See you tomorrow. [–Yarın görüşürüz.–]
-
She is my best friend. [–O benim en iyi arkadaşım. [–kadın birisi için–]–]
-
She is so smart. [–O kadar akıllı ki. [–kadın birisi için–]–]
-
Slow down! [–Yavaşla!–]
-
Tell me. [–Söyle bana.–]
-
Thank you very much. [–Çok teşekkür ederim.–]
-
That happens. [–Olur öyle şeyler.–]
-
That’s enough. [–Bu yeterli.–]
-
That’s interesting. [–İlginç.–]
-
That’s right. [–Doğru.–]
-
That’s true. [–Doğru.–]
-
There are too many people here. [–Burada çok kişi var.–]
-
They like each other. [–Birbirlerini sevdiler.–]
-
Think about it. [–Bunu düşün.–]
-
Too bad! [–Çok kötü!–]
-
Wait for me. [–Beni bekle.–]
-
What did you say? [–Ne dedin?–]
-
What do you think? [–Ne düşünüyorsun?–]
-
What is he talking about? [–Ne bahsediyor? [–erkek birisi için–]–]
-
What terrible weather! [–Ne korkunç bir hava!–]
-
What’s going on? [–Neler oluyor?–]
-
What’s the date today? [–Bugünün tarihi nedir?–]
-
Where are you going? [–Nereye gidiyorsun?–]
-
Where is he? [–O nerede? [–erkek birisi için–]–]
-
You are impatient. [–Sen sabırsızsın.–]
-
You look tired. [–Yorgun görünüyorsun.–]
-
You surprise me. [–Beni şaşırttın.–]
-
You’re crazy. [–Çılgınsın.–]
-
You’re welcome. [–Rica ederim.–]
-
You’re always right. [–Sen hep haklısın.–]
-
You’re in a bad mood. [–Sen kötüsün.–]
-
You’re lying. [–Yalan söylüyorsun.–]
-
You’re wrong. [–Yanılıyorsun.–]
Çeşitli kaynaklardan derlenmiştir