-Reklam-

Blokzincir ve Merkezi Olmayan Topluluklar

Konuk Yazar
Konuk Yazar
Okuma Süresi: 5 dk


ABONE OLGoogle News Hayaleturk

Getting your Trinity Audio player ready...

Konuk yazarımız, Burçin Öztuna – Lead Blockchain Strategist, Dynasty Studios

“Merkezi olmayan” kelimesini biraz açalım. Esasında İngilizce karşılığı olan “decentralized” terimi anlatılmak isteneni daha iyi anlatıyor. “Center” – merkez isim kökünden gelen “central” sıfatı “merkezi” anlamına geliyor. Başına “de- sonuna da “-ize” ekleri ile birlikte merkeziyetsizleşen, yetkiyi merkezden dağıtan anlamı katıyor. Bu yazıda tam da bu anlamı üzerinde duracağız.

Aslında konumuz blokzincir. En kısa ve basit anlamda, blokzincirler, bilgilerin açık, güvenli ve değiştirilemez şekilde saklandığı dağıtık birer defterdir. Bloklarda tutulan bilgilerin güvenliği matematiksel olarak sağlanır. Bu nedenle blokzincirler merkezi bir otoriteye / onay mekanizmasına ihtiyaçları olmayan, yani “merkezi olmayan” (decentralized) yapılardır ki, asıl heyecan uyandıran, bugünkü alıştığımız dünya düzeninden bir nebze farklı bir gerçekliğe evrilmemizi sağlayacak potansiyeli barındıran en temel felsefe de budur.

Zincire eklenecek her yeni bilgi paketi ise katılımcıların uzlaşması ile belirlenir, her katılımcıda da bir kopyası saklanır. Böylece her yeni bilginin doğruluğu ve güvenliği sorumluluk olarak katılımcılar arasında paylaşılmış olur. Güven unsuru ortadan kalkar. Katılımcılar da bu güvenli ortamı sağlayan topluluğun yapı taşları olurlar.

-Reklam-
Ad imageAd image

Blokzincirlerde bilginin açık olduğundan bahsetmiştim. Diğer bir deyişle doğruluğu onaylanmış bilgi evrenselleşiyor ve topluluk desteklediği sürece erişilebilir oluyor. Blokzincirin sağladığı açık ve güvenli ortam üzerinde sürdürülebilir akıllı kontratların yaşamasına ve gelişmesine de imkan veriyor. Bu sayede herhangi bir şubesi olmayan, call center hizmeti sunmayan, değişiklik önerileri açık oylama ile belirlenen uygulama-şirketler ortaya çıkıyor.

Diğer taraftan ise, insan davranışları ve alışkanlıkları da değişiyor. Sadece son 10-20 senede bile hayatı yaşama, çalışma, eğlenme, sosyalleşme tarzımız önemli ölçüde farklılaştı. Pandeminin de etkisiyle birey veya çekirdek aile olarak daha çok vakit geçirmeye başladık. Yüzyüze etkileşimlerimiz ister istemez azaldı. Fakat bu arada teknolojiye daha bağımlı hale geldik. Sosyalleşme, haber alma, çevremizdeki insanların hayatlarını öğrenme ihtiyacımız için sosyal medyada gezinmemiz yeterli oldu.  

Değişime daha geniş bir zaman diliminden baktığımız zaman, birey-topluluk arasındaki geçişler daha belirginleşiyor. İlk insanlar doğada ekip olarak hareket edince güçlü olduklarını farkettiler. Birlikte yaşama alışkanlığı geliştirdiler, sosyal olarak geliştiler, medeniyetler kurdular. Medeniyet geliştikçe küçük topluluklar yerini büyük topluluklara bıraktı, köyler kasaba kasabalar ise şehir oldu. Ama diğer yandan yakın çember sosyal çevremiz daraldı. Teknolojinin de etkisiyle bireysel bir yaşam tarzı ön plana çıkmaya devam etti. Facebook’un bireylerin anlık durumunu yayınladığı Wall uygulamasını ilk duyurduğu zamanı hatırlıyorum, ne saçma kesin tutmaz, demiştim. Tam aksine çok tuttu, yetmedi üzerine Instagram, Twitter geldi ve bugün adına web2 dediğimiz interaktif yapıya evrildi. Teknoloji sosyal iletişimi tamamen sanallaştırdı ve bireyi/bireyselliği en öne çıkardı. Hatta o kadar öne çıkardı ki artık her birey bir marka, bir kanaat önderi oldu. Bireyler kendinden olmayana tolerans, empati göstermez oldu; kooperasyon, birlikte yaşama, birlikte hareket etme kabiliyetleri köreldi.

Geçtiğimiz sene yani 2021 senesinde ise, çok enteresan bir tarihsel kırılım yaşanmış olabilir. Blokzincir teknolojisi ile ilgilenen insanlar toplulukların gücünü farketmeye başladılar. Blokzincirin sağladığı ortam sayesinde birlikte olmanın değerini, ortak hedefler için çalışmanın, üretmenin hazzını keşfettiler. Şehir kurma hayali ile yola çıkan, iklim değişikliği komunitesi kuran, ilk basılı Amerikan anayasası için 47 milyon dolar para toplayan projeler gördük. Çeşitli merkezi olmayan otonom organizasyon (DAO) denemelerine tanık olduk. Artık insanlar inandığı savunduğu değerler için sadece Twitter’da yorum yapmakla kalmıyor, aktif katılımcı oluyor, parasal yardımda bulunuyor, oy kullanıyor, üretiyor, paylaşıyor. Bunların hepsini de merkezi olmayan yapılar ile güven unsuruna gerek kalmadan yapıyor.

Bizler de bu değişimi sessizce takip ediyoruz. Bazen gözümüzün önünde olan değişimi görmemiz, fark etmemiz yıllar alıyor. Değişik bir topluluk kültürü oluşuyor. Din, dil, ırk, tarih, kültürden bağımsız, katılımcı, insiyatif alan, söz hakkı ve oy hakkı isteyen topluluklar gelişiyor. Evet belki şu anda sadece bir kıvılcım veya cılız bir ateş gibi görünebilir. Ama eminim ki bu yeni alışkanlıklar birkaç sene içinde hayatımıza dokunacak farklı projeler (çalışanların ve müşterilerin ortak olduğu şirketler, risk primini paylaşan sigortalar, taraftarların yönettiği kulüpler vb.) olarak karşımıza çıkacaktır.

Konuk Yazarımıza sorduk;

Bize film, dizi, kitap, bir de dinlemekten keyif aldığınız şarkı önerir misiniz?

Film: Big Lebowski
Dizi: Leyla ile Mecnun
Kitap: Dan Ariely – Predictably Irrational / Akıldışı Ama Öngörülebilir
Müzik: Multitap – Battaniyem

Burçin Öztuna hakkında, daha fazla bilgi almak için sosyal medya hesaplarını takip edebilirsiniz.

Linkedin: Burcin Oztuna | LinkedIn

Medium: Burcin Oztuna on Medium

Twitter: Burcin Oztuna (@Burcin_Oztuna) / Twitter

Yazar Konuk Yazar
Takip et
Her hafta yeni bir yazar hayaleturk.com'da