Son dönemlerin popüler terimlerinden biri olan minimalizimi hayatınıza geçirmeyi hiç düşündünüz mü? Yoksa sizde benim gibi çok düşünen ama bir türlü nasıl başlasam ki hadi bir cesaret diyemeyenlerden misiniz?
Öncelikle minimalizim ne olduğunu açıklamaya çalışalım. Türkçe anlamı sadecilik olan bu kavram aslında maddelere olan bağımlılığımızın gün geçtikçe arttığı ve sürekli tüketerek mutlu olacağımıza alıştıran bu topluma inat sadece ihtiyacımızı karşılayacak maddi manevi şeylerle yaşayarak çok daha mutlu huzurlu yaşayacağımıza inandıran bir yaşam biçimi olarak karşımıza çıkıyor.
Yapılan röportajlara göre bu hayat biçimini yaşamına uyarlayan insanların hayattan çok daha fazla zevk aldıkları daha az para harcadıkları ve kendilerine çok daha fazla zaman ayırabildiklerini ve her konuda daha fazla başarı sağladıklarını görüyoruz. Gerçekten sadece ihtiyacımız olan şeylerle yaşadığımızda kocaman evler, boş odalar, her gün ne giysem dertleri ve boşa harcanan onca paranın yerini huzur, mutluluk, dinginlik ve başarı alıyor.
Bu görüşü hayatlarına uyarlayan isimleri görünce başarı yolunu aydınlatan bir yaşam biçimi olduğunu kabul etmemek pek mümkün görünmüyor. Bir kaç örnek verecek olursak;
-Reklam-
- Batı felsefesinin babası Sokrates, maddi arayışlardan ziyade erdemin peşinde olunması gerektiğini savunmuştur.
- Platon ise “Önemli olan hayatta en çok şeye sahip olmak değil, en az şeye ihtiyaç duymaktır.” demiştir.
- Facebook’un kurucusu Mark Zuckerberg’in de iş yaşamından özel yaşamına, minimalist felsefeye uygun yaşayan en ünlü isimlerden.
- Ve Steve Jobs, minimalist bir tasarım felsefesine inanan Jobs bunu Apple’da uyguluyordu. Yaşamında minimalist bir yaşam sürdüğüne dair diğer bir örnekte Eski bir Apple CEO’su olan John Scullay, Jobs’un evi hakkında verdiği röportajda şu şekilde bahsetmiştir;
“Steve’in evine gittiğimi hatırlıyorum ve içinde neredeyse hiç mobilya yoktu. Büyük bir hayranlık duyduğu Einstein’ın resmini çekmişti ve bir Tiffany lambası, bir sandalye ve bir yatağı vardı. Etrafında pek çok şey istemiyordu ama seçtiği şeylere çok dikkat ediyordu.”
“Az ama öz” (Less is more) sloganına sahip olan sadecilik akımı aslında en doğru şekilde bu söz ile anlamlandırılmış.
Konunun anlam ve önemine hitaben yazımı fazla uzun tutmayarak kısaca hayatımıza nasıl uyarlayacağımızı maddeleyecek olursam;
Öncelikle şunu aklından çıkarma hayatımızda yer alan her ŞEYin bir amacı olmalı.
- İhtiyacın olmayan şeylerin bir listesini yap ve onlarla vedalaş.
- Hayatını düzenli yaşa!
- Minimalizmi sadece maddesel olarak düşünme yediklerine içtiklerine arkadaş çevrene hatta sosyal medyalarına uygula!
- Gereksiz her şeyden kurtul ve hayatın hafifliğini yaşa!
- Ve unutma toplumun bizden beklediği her şeyi ideal şekilde yapmak zorunda değiliz!
Bonus! konuyla ilgili şuraya güzel bir belgesel bırakıyorum. İyi seyirler.
